8 Eylül 2015 Salı

El İşi

İki yıl evvel henüz daha kalem bile tutamıyordum. Annem ve babam çalıştıkları için anaokuluna gidiyordum. Abim de birinci sınıfa gidiyordu. Anaokulunda bol bol elişi çalışması yapıyorduk.

Öğretmenimiz el becerimizi geliştirmek için bunları yaptırıyordu sanırım. Ev ödevi olarak ta el işi ödevi veriyordu.
Annem veya babam hangisi müsaitse akşam yemekten sonra elimizde makas, yapıştırıcı oturuyorduk halının üzerine. Ben genelde uzanıyordum. Babam da bana kızıyordu: Oğlum adam gibi otursana diye.
Ama ne de olsa ben daha küçücük çocuktum. Babam iş yorgunluğu ve işyerindeki stresle biraz sinirli oluyordu genelde. Ama kardeşimle beni sevdiği kesindi. Benden çok kardeşime daha fazla kızardı.

Ya annem o da aynı babam gibi bir sabreder, iki sabreder o da sonunda patlardı. Abim ise ev ödevini yapardı yapmasına ama hemen çabuk sıkılırdı. Salonun içinde şöyle bir tur atar, bana çatar en sonunda da babamdan fırçayı yerdi. Bense bu durumda sessiz kalır fırçanın bana atılmasının önüne geçerdim. Anneme göre ben sevimliyim ve kurnazım. Aslında sevimliyim doğru, ama kurnaz değilim.
Sadece abim gibi değilim. Ben de ödev yaparken sıkılıyorum ama napim, ödev benim ödevim yapmazsam olmaz. Birde sınıfa ödev yapmadan gidip kızların gözünden düşmek var. Böyle olunca da havamız sönüyor. Onun için babamı ne kadar sinirlendirsem de ödevimi bitiresiye kadar sessiz kalmayı tercih ediyorum. İşte böyle böyle bu elişi modellerini yaptık babamla. 






Ben şimdi ikinci sınıfa geçtim. Ama bu güzel elişlerini de atmadım. Annem saklıyor, amcama göstereceğiz. O beni çok sever ve benim elişlerimi hep beğenir ve saklar. Ben amcamla iyi anlaşıyorum. O beni bende onu çok seviyorum. Abim duymasın…